Sıradan bir ailenin başına musallat olan birbirinden tuhaf olaylar ve gizemli topluluğu uyandıran mistik heykeller sizi fantastik bir yolculuğa davet ediyor. Yeraltı mağaralarında saklı uyuyanlar, gerçeği uyandırmak için geliyor; ancak yöntemleri oldukça farklı!
Tanrılar insanken - Uyanış, Türk Mitolojisinden esinlenerek kaleme alınmış serinin ilk kitabı olarak okuyucusuyla buluşuyor. Soluksuz okuyacağınız bu fantastik - korku romanı, tüm boyutlardaki yaratılmışların katılacağı büyük savaş için 'Uyan' diyor.
Bilseydi uyanmazdı. Ancak gözleri aralandı bir kere! Hiçbir şey olmamış gibi yeniden uyuyamazdı. Gözlerini açtığı dünya alacakaranlıktı. Hatta, kelimeyi çok sevdiğinden olsa gerek, önce kendi kendine bu alacakaranlık da neyin nesi diye mırıldandı, aklı başına gelince etrafında göz gezdirdi. Görebildikleri çatlamış, susuz toprağın bakır rengi; yanık, dumanı tüten ağaçların kuru dallarından fazlası değildi. Durmuş bir dünyanın acıklı tasviri ancak böyle resmedilebilirdi. Nerede olduğunu anlamak isterken detaylara takılıyor, zihninin düşüncelere neden böyle acımasızca saldırdığını anlamaya çalışıyordu.
Oysa Rıza, kendini pek tanımıyorsa bile bazı huylarını çok iyi bilirdi. Ne zaman düşünse, zihni ürkek bir ceylan gibi düşüncelerden sıyrılmak için başka düşüncelere sığınır; onları anımsatan her bir an veya anı karnında sancılar doğururdu. Şimdi de oradaydı işte. Onların yanında. Yoksa peşinden süvari koşturan bu telaşlı düşüncelerin başka ne gibi bir açıklaması olabilirdi?
Babaevindeydi. Doğduğu, büyüdüğü, ilk gençliğini yaşadığı tanıdık sokağın sefil hali karnındaki sancıları anbean artırırken, kafasını kaldırıp babaevine bakmayı akıl etti...